18 Şub 2012

SEN HİÇ GERÇEKTEN AYNAYA BAKTIN MI?

 Hayatınız devam ederken, sabah kalkar, gece yatar, ağlar veya gülerken...  bir anda birşey olur.  Hani ani bir aydınlanış, ani bir görüş, böyle şimşek çakmış gibi bir algılayış anı olur...sizin oldu mu hiç..

  Kendinizle ilgili herşeyi bir anda kesin net ve çok net bir acımasızlıkla anladığınız bir an..Tabiri caizse ne bok olduğunuzu tam olarak kavradığınız bir an...Benim oldu sayın okuyucu..valla billa oldu ve seni temin ederim ki hiç de beklediğim gibi olmadı.

  Ben kendimle ilgili nihai gerçeği kavradığım anda, gökte gök kuşakları belirmesini, hafif bir keman eşliğinde grek korosunun HALELUYAAA diye ulumasını, tatlı bir rüzgar saçlarımın arasından eserken, bir ışık hüzmesinin beni aydınlatması falan beklerken çok farklı oldu..Bok gibi soğuk bir günde, istediğim herşeye sahip olduğuma inandığım bir anda, fevkaladenin de fevkinde bir acımasızlıkla kafama küt diye indi.. Kendinin ne olduğunu anlamak..Kendini kandırmaktan uzak, maskelerinden arınmış bir şekilde, kendine çırılçıplak bakmak zorunda olmak...Bazı şeylerin değişebileceğine ,kendinin değişebileceğine dair inançlarının gaz ve toz bulutu olması.."insan değişebilir, herkes değişebilir laylayloom" palavralarını anlamak..Kendinle geçirdiğin yıllardan sonra, seni neyin beklediğini artık iyice idrak etmek...EVET SAYIN OKUYUCU..BEN BUYDUM..DEĞİŞMEYECEKTİM..HEP BU OLARAK KALACAKTIM..Tabi okuyarak kendimi daha da geliştirebilirim, insan ilişkilerimi şekillendirebilirim, özel hayatımdaki davranışlarımı şekillendirebilirim ama eninde sonunda başbaşa kalacağım kafamın içindeki şahısla yani gerçek benle geçireceğim hayatımı şekillendiremezdim. o değişmeyecekti..İnanç kalıplarım değişebilir ama düşünce sistemim değişmeyecekti, baktıklarım değişebilir ama gördüklerim değişmeyecekti, sıkıntılarımın şekli ve şemali değişebilir ama onları yaşayış şeklim değişmeyecekti...

  Bu zor geldi bana açıkçası..Aynaya baktığımda göz göze geldiğim şahsın nihai olduğu gerçeği..Hani hepimizin ufak kusurları vardı..Hani hepimiz insandık, hatalar yapabilirdik, hani bazen nankördük bazen tamahkar...peki neden hepsi bir araya gelmeye başladığı anda kocaman bir kanbur gibi sırtımdalardı..Hani ufaktılar,tefektiler....içi dolu turşucuklarmış meğer..Bir tane aldığın anda kendine bin tane hediye etmiş oluyormuşsun...

 Ne yazık ki insan yanlız bir canlı da olsa etrafındakilerle sürekli etkileşim halinde oluyor. Sizin kendinizle yaşadığınız, anlaşamamazlık bunalımları malesef sizi sevenlere de yansıyor. İstemeden sizi sevenleri de yorabiliyor, kırabiliyorsunuz.. o zaman aynaya baktığında daha çok üzülüyor insan..İşte bu kabul etme noktasını zorlaştıran yegane etken..

Kendini kabul etmek noktasında, ne kadar kaldığını bilmediğin hayatının geri kalan kısmını da kabul etmiş oluyorsun aslında. Hayatının geri kalan kısmında kendine yaptıklarını yapmaya devam edeceğini, o kafatasının içinde olanla beraber olmaya devam edeceğini....İyi haber artık neyle karşı karşıya oduğunu ve seni nelerin beklediğini çok iyi biliyorsun demektir. Kötü haber artık neyle karşı karşıya olduğunu ve seni nelerin beklediğini çok iyi biliyorsun demektir...

Avam bir tabirle yesin ya da yemesin kendi falına bakmış oluyorsun...Tarif ve malzemeleri değişse de artık tadı aşağı yukarı aynı olan bir yemeksin sen. Tadına baktığında hoşuna gittiye ne ala..Peki ya gitmediyse..korkuyor ve üzülüyorsan....O zaman güçlü olmak neymiş öğreneceksin canım okuyucu...
Çünkü güçlü olmazsan başaramazsın...Bu yolu tamamlayamazsın...

Peki siz hiç aynaya baktınız mı?? Gördükerinizi seviyor musunuz..Onu gerçekten tanıyor musunuz..Hayatınızın geri kalanını, gördüğünüz kişiyle ve asla içinden çıkamayacağınız kafatasınızın içinde yaşayacağınız gerçeğini kabul ettiniz mi??? Peki korkuyor musunuz????

Hiç yorum yok: