26 Ara 2013

DOKTOR ÖLÜM....


Uykumun kaçtığı sıradan gecelerden birinde, tv kanalları arasında gezinirken, ekranda Al Pacino'yu farkettim. Daha önceden izlemediğim bir filmiydi. Sevindirik vaziyette, filmi en başında yakalamış olmanın şansıyla izlemeye başladım.

Film 1928 yılında doğup, 2011 yılında vefat eden Jacob "Jack" Kevorkian, nam-ı diğer ölüm doktoru ile ilgiliydi. Bu doktorun hayatını, benim gözümde enteresan yapan, savunduğu değerleri kadar, bugün ki Doğu Anadolu'da doğmuş olan Ermeni asıllı bir anne ve babanın çocuğu olmasıdır. Dünyada pek çok kişinin ölüme bakış açısını değiştirmeyi başarmış bu adam Osmanlı asıllı bir ermedir. Ailenin Amerika'ya göç etmesinden sonra, Amerika'da dünyaya gelmiş, hayatı boyunca yalnız yaşamış, resim yapmış, müziğe de gönül vermiş bir tuhaf adamdır.

Ölüm Doktoru lafı size kötü şeyler çağrıştırmıştır diye zannediyorum. Ki savunduğu değerler bazınıza gerçekten kötü de gelebilir ama ben filmi izlerken ve sonra da hayat hikayesini başka kaynaklardan okurken, bu adamın cesaretine hayran kaldım ve kendisine verilmiş bu lakabı çok acımasız ve çirkin buldum..Bence Ölüm Doktoru yerine ona Kurtarıcı gibi bir kahraman ismi verilebilirmiş kanaatimce..

Sebebine gelince, tıp fakültesinden mezun olduktan sonra , ki bu da 1952 senesine tekabül eder, her zaman dönemin insanlarına çok zıt gelebilecek düşüncelerini dile getiren bir doktor olarak görevini ifa etmiştir. Özellikle ölüme yaklaşımı benzersizdir.

Gerek dini, gerek toplumsal kurallar ölüm kavramını biz insanlar için ciddi bir tabu durumuna getirmiştir. Ölüm korkutucudur, hakkında düşünülmesi zor olandır, çoğu kişi için hiç gelmesin istenilendir. Neredeyse hepimiz günlük yaşantımızı, sanki ölmeyecekmişiz gibi yaşamıyor muyuz. O kadar düşünülmekten imtina edinilendir işte ölüm...Zincirlikuyu Mezarlığı'nın kapısına “Her canlı bir gün ölümü tadacaktır” yazısı yazıldığında toplum olarak ne kadar rahatsız olduk hatırlayın. Yalan mıdır ? Hepimiz ölmeyecek miyiz ? Ama o kadar bilinç dışına itmişiz, o kadar inkar içerisindeyiz ve o kadar ölümsüzlük yanılgısındayız ki, bunun doğru olmadığını belirten tek bir cümleye bile tahammül edemedik. Mezarlıklar müdürlüğüne şikayetler yağdı. Çocuklarımız korkuyor, dendi..

Dünyadaki tek tanrılı ve reenkarnasyona inanmayan toplumların hepsinde ölüme karşı buna benzer “yokmuş gibi davranalım” yaklaşımı bulunur. İşte Jack Kevorkian, doktor olduğu andan itibaren bu kırılması imkansız tabuyu kırmaya çalışmış, insanları ölüme daha esnek bakmaya çağırmıştır.

Ölümün insanın kişisel tercihi olabilmesi gerektiğini savunan doktor, bu fikri iradesi için çok eleştirilmiş ama fikirleri değiştirmek yerine , gerektiğinde üniversite kürsünü, gerektiğini mesleğini, gerektiğinde de özgürlüğünü feda etmiştir.

Kevorkian gerçekten fiziksel acılar çeken veya çok ağır hastalıklarla boğuşup, ölmeleri kesin olan insanların intihar etmelerine yardım etmiştir.

Michigan eyaletinde 1976-1998 yılları arasında intihar etmek isteyen hastalara malzeme temini yapmak kanuni olarak suç olmadığından dolayı, 1990-1998 arasında 130 hastanın hayatını sonlandırmasına yardım etmiştir. Elbette arada kürsüsünden ve doktorluk ehliyeyetinden de olmuştur ama savunduğu değerlere inancı sayesinde vazgeçmemiştir.

"Yardımlı İntihar" da ne mene bir şeydir ? Anlatayım; Öncelikle hasta doktora başvuruyordu , durumunu ve raporlarını getiriyordu. Kevorkian bunları inceliyor ve hastanın sadece depresyonda olduğu için mi yoksa gerçekten acı çektiği için mi ölmek istediğini anlıyordu. 130 kişinin ölümüne yardım etmişti ama binlercesinin talebini de reddetmişti. Eğer hastanın en ufak bir kurtulma şansının olduğu hissediyorsa ya da ölümcül hastalık henüz daha ağrılı ve ızdıraplı safhasına gelmemişse de reddediyordu.

Kabul ettiği hastaların intiharına, kendi evlerinde, karbonmonoksit gazı maskesi takılarak ve gaz akımını açacak olan düzenek hastanın eline verilerek, hastanın istediği ve hazır olduğu zaman düzeneğin ipini çekip gaz salınımı başlatması şeklinde bir sistemle yardım ediyordu. Bu işlemden önce hasta ve ailesiyle videoya çekilen bir röportaj yapılıyor, hastanın hastalığını ve ızdıraplarını açıklaması isteniyordu. Sonrasında, hastaya son isteği soruluyordu. Hasta ölmek istediğini beyan edince, bu sefer aile bireylerinden, varsa itirazları ve korkularını dile getirmeleri isteniyordu. Korkulanlara cevap veriliyor ve bu kişilere- konuyu son kez tartışmaları için- istedikleri kadar süre veriliyordu. Çoğu en geç bir hafta içerisinde dönüş yapıyorlardı. Ölüme onay verdiklerini belirttikleri ikinci bir videonun ardından, yukarıda bahsettiğim düzenek eve getiriliyor ve hastanın kendi hayatına son verebilmesi için işlemler başlıyordu.

Kevorkian bu şekilde 130 kişinin hayatını sona erdirmesine yardım etmiştir. Hangi hastalıklar yüzünden, kimlerin intiharına yardım ettiğini merak edenler bu linkten 120 tanesine ulaşabilirler.

Dile getirdiği fikirlerinden bazıları şöyledir;
  • Ben bunu insanları öldürmek için yapmıyorum, insanların acılarına son vermek için yapıyorum.
  • Ölümcül olmayan hastaların intiharına yardım ettiğim söyleniyor ki, hepimiz ölümcülüz, hepimiz, öleceğiz..
  • Ölmek istemek suç değildir.
  • Doktorlar makineye bağlı bir hastanın, fişini çektikleri zaman suç olmuyor, bu o hastaya sorulmuyor bile ama ben hasta ve ailenin kendisiyle konuşup onay aldıktan ve onların isteği doğrultusunda bu işi yaptığımda suçlu oluyorum.
  • Diğer insanlar gibi kendime yalan söylemiyorum.
  • Doğmak isteyip istemediğimizi sormuyorlar.
  • Tanrıcılık oynadığımı söylüyorlar, doğal bir prosedüre karıştığımı söylüyorlar. Öyleyse hayatın akışındaki herhangi bir gidişata karışmak tanrıcılıktır. O zaman tedavi olabilecek kanser hastalarını da tedavi etmeyelim çünkü ölmesi gerekiyor doğal gidişat bu değil mi?
  • Bu hastalar ve ben kendi bedenlerimizle başkarını rahatsız etmeyecek şekilde ne istersek yapmak hakkına sahibiz.
  • Acı çeken ve ölmek isteyen bir insanın ölmesine yardım etmek cinayetse evet ben bir katilim.
  • Bir gün zamanı geldiğinde çok acılar içindeysem bir doktorun da bana yardım ederek bu acılarıma bir son vermesini diliyorum...
Jack Kevorkian, savunduğu idealleri uğruna davalardan davalara sürüklenmiş ve sonuncu hariç hepsinden beraat etmiştir. Savcılık ve polis sorgularında onca baskıya rağmen, hasta yakınlarından hiçbiri ondan şikayetçi olmamış aksine yıllar sonra dahi -sevdiklerinin acısına son verdiği için, ne kadar müteşekkir- olduklarını dile getirmişlerdir. Buna rağmen 1999 senesinde son davasında savcının taktik değiştirmesi ve Kevorkian'nın avukat yardımını reddetmesi üzerine yapılan yargılamada 8 sene hapse mahkum edilmiştir..

Bu şansına münhasır karakter, karaciğer kanseri hastasıdır ancak 2011 senesinde böbrek yetmezliği ve zatürreden 8 gün içinde ölmüştür. Kendisini hayatta tutacak müdahalelere izin vermemiş ve avukatının dediğine göre acı çekmeden hemen ölmüştür.

Jack Kevorkian dünyada acı çeken ve çok kötü durumda bulunan ve tedavi olanağı olmayan hastaların kurtuluş kapısı olan ötanazinin ve/veya yardımlı intiharın başka ülkelerde de kabul edilmesinin de önünün açmıştır.

Bu ülkeler:

Almanya, İsviçre, Belçika, Japonya, Meksika(bazı bölgelerinde yasal değil),, Lüksemburg, Kolombiya, Amerika'da -Oregon-Washington-Vermont- Montana.

Peki siz ne düşünüyorsunuz..Gerçekten, tedavi imkanı olmayan, umutsuzca fiziksel acı çeken bir kişinin ölmesine yardım edilmesi suç mudur ? Değil midir?

Not:Kevorkian'da bütün Amerika'da doğup büyüyen ermeniler gibi, ermeni soykırımı hikayeleri ile beslenmiş ve bunu yansıtan bir tablo yapmıştır. İlginçtir ki babası asla ermeni soykırımından bahsetmezmiş. Bu sebeple Kevorkian, soykırım ile ilgili yorum yapacağı zaman genellikle dikkatli ve abartısız yorumlar yaparmış.




Hiç yorum yok: