Uykumun kaçtığı sıradan gecelerden birinde, tv
kanalları arasında gezinirken, ekranda Al Pacino'yu farkettim.
Daha önceden izlemediğim bir filmiydi. Sevindirik vaziyette, filmi
en başında yakalamış olmanın şansıyla izlemeye başladım.
Film 1928 yılında doğup, 2011 yılında vefat
eden Jacob "Jack" Kevorkian, nam-ı diğer ölüm doktoru
ile ilgiliydi. Bu doktorun hayatını, benim gözümde enteresan
yapan, savunduğu değerleri kadar, bugün ki Doğu Anadolu'da doğmuş
olan Ermeni asıllı bir anne ve babanın çocuğu olmasıdır.
Dünyada pek çok kişinin ölüme bakış açısını değiştirmeyi
başarmış bu adam Osmanlı asıllı bir ermedir. Ailenin Amerika'ya
göç etmesinden sonra, Amerika'da dünyaya gelmiş, hayatı boyunca
yalnız yaşamış, resim yapmış, müziğe de gönül vermiş bir
tuhaf adamdır.
Ölüm Doktoru lafı size kötü şeyler
çağrıştırmıştır diye zannediyorum. Ki savunduğu değerler
bazınıza gerçekten kötü de gelebilir ama ben filmi izlerken ve
sonra da hayat hikayesini başka kaynaklardan okurken, bu adamın
cesaretine hayran kaldım ve kendisine verilmiş bu lakabı çok
acımasız ve çirkin buldum..Bence Ölüm Doktoru yerine ona
Kurtarıcı gibi bir kahraman ismi verilebilirmiş kanaatimce..
Sebebine gelince, tıp fakültesinden mezun olduktan
sonra , ki bu da 1952 senesine tekabül eder, her zaman dönemin
insanlarına çok zıt gelebilecek düşüncelerini dile getiren bir
doktor olarak görevini ifa etmiştir. Özellikle ölüme yaklaşımı
benzersizdir.
Gerek dini, gerek toplumsal kurallar ölüm
kavramını biz insanlar için ciddi bir tabu durumuna getirmiştir.
Ölüm korkutucudur, hakkında düşünülmesi zor olandır, çoğu
kişi için hiç gelmesin istenilendir. Neredeyse hepimiz günlük
yaşantımızı, sanki ölmeyecekmişiz gibi yaşamıyor muyuz. O
kadar düşünülmekten imtina edinilendir işte ölüm...Zincirlikuyu
Mezarlığı'nın kapısına “Her canlı bir gün ölümü
tadacaktır” yazısı yazıldığında toplum olarak ne kadar
rahatsız olduk hatırlayın. Yalan mıdır ? Hepimiz ölmeyecek
miyiz ? Ama o kadar bilinç dışına itmişiz, o kadar inkar
içerisindeyiz ve o kadar ölümsüzlük yanılgısındayız ki,
bunun doğru olmadığını belirten tek bir cümleye bile tahammül
edemedik. Mezarlıklar müdürlüğüne şikayetler yağdı.
Çocuklarımız korkuyor, dendi..
Dünyadaki tek tanrılı ve reenkarnasyona
inanmayan toplumların hepsinde ölüme karşı buna benzer “yokmuş
gibi davranalım” yaklaşımı bulunur. İşte Jack Kevorkian,
doktor olduğu andan itibaren bu kırılması imkansız tabuyu
kırmaya çalışmış, insanları ölüme daha esnek bakmaya
çağırmıştır.
Ölümün insanın kişisel tercihi olabilmesi
gerektiğini savunan doktor, bu fikri iradesi için çok eleştirilmiş
ama fikirleri değiştirmek yerine , gerektiğinde üniversite
kürsünü, gerektiğini mesleğini, gerektiğinde de özgürlüğünü
feda etmiştir.
Kevorkian gerçekten fiziksel acılar çeken
veya çok ağır hastalıklarla boğuşup, ölmeleri kesin olan
insanların intihar etmelerine yardım etmiştir.
Michigan eyaletinde 1976-1998 yılları arasında
intihar etmek isteyen hastalara malzeme temini yapmak kanuni olarak
suç olmadığından dolayı, 1990-1998 arasında 130 hastanın
hayatını sonlandırmasına yardım etmiştir. Elbette arada
kürsüsünden ve doktorluk ehliyeyetinden de olmuştur ama savunduğu
değerlere inancı sayesinde vazgeçmemiştir.
"Yardımlı İntihar" da ne mene bir şeydir ? Anlatayım;
Öncelikle hasta doktora başvuruyordu , durumunu ve raporlarını
getiriyordu. Kevorkian bunları inceliyor ve hastanın sadece
depresyonda olduğu için mi yoksa gerçekten acı çektiği için mi
ölmek istediğini anlıyordu. 130 kişinin ölümüne yardım
etmişti ama binlercesinin talebini de reddetmişti. Eğer hastanın
en ufak bir kurtulma şansının olduğu hissediyorsa ya da
ölümcül hastalık henüz daha ağrılı ve ızdıraplı safhasına
gelmemişse de reddediyordu.
Kabul ettiği hastaların intiharına, kendi
evlerinde, karbonmonoksit gazı maskesi takılarak ve gaz akımını
açacak olan düzenek hastanın eline verilerek, hastanın istediği
ve hazır olduğu zaman düzeneğin ipini çekip gaz salınımı
başlatması şeklinde bir sistemle yardım ediyordu. Bu işlemden
önce hasta ve ailesiyle videoya çekilen bir röportaj yapılıyor,
hastanın hastalığını ve ızdıraplarını açıklaması
isteniyordu. Sonrasında, hastaya son isteği soruluyordu. Hasta
ölmek istediğini beyan edince, bu sefer aile bireylerinden, varsa
itirazları ve korkularını dile getirmeleri isteniyordu.
Korkulanlara cevap veriliyor ve bu kişilere- konuyu son kez
tartışmaları için- istedikleri kadar süre veriliyordu. Çoğu en
geç bir hafta içerisinde dönüş yapıyorlardı. Ölüme onay
verdiklerini belirttikleri ikinci bir videonun ardından, yukarıda
bahsettiğim düzenek eve getiriliyor ve hastanın kendi hayatına
son verebilmesi için işlemler başlıyordu.
Kevorkian bu şekilde 130 kişinin hayatını sona erdirmesine yardım etmiştir. Hangi hastalıklar yüzünden, kimlerin intiharına yardım ettiğini merak edenler bu linkten 120 tanesine ulaşabilirler.
Dile getirdiği fikirlerinden bazıları şöyledir;
- Ben bunu insanları öldürmek için
yapmıyorum, insanların acılarına son vermek için yapıyorum.
- Ölümcül olmayan hastaların intiharına
yardım ettiğim söyleniyor ki, hepimiz ölümcülüz, hepimiz,
öleceğiz..
- Ölmek istemek suç değildir.
- Doktorlar makineye bağlı bir hastanın,
fişini çektikleri zaman suç olmuyor, bu o hastaya sorulmuyor bile
ama ben hasta ve ailenin kendisiyle konuşup onay aldıktan ve
onların isteği doğrultusunda bu işi yaptığımda suçlu
oluyorum.
- Diğer insanlar gibi kendime yalan
söylemiyorum.
- Doğmak isteyip istemediğimizi
sormuyorlar.
- Tanrıcılık oynadığımı söylüyorlar,
doğal bir prosedüre karıştığımı söylüyorlar. Öyleyse
hayatın akışındaki herhangi bir gidişata karışmak
tanrıcılıktır. O zaman tedavi olabilecek kanser hastalarını da
tedavi etmeyelim çünkü ölmesi gerekiyor doğal gidişat bu değil
mi?
- Bu hastalar ve ben kendi bedenlerimizle
başkarını rahatsız etmeyecek şekilde ne istersek yapmak
hakkına sahibiz.
- Acı çeken ve ölmek isteyen bir insanın
ölmesine yardım etmek cinayetse evet ben bir katilim.
- Bir gün zamanı geldiğinde çok acılar
içindeysem bir doktorun da bana yardım ederek bu acılarıma bir
son vermesini diliyorum...
Bu şansına münhasır karakter, karaciğer kanseri hastasıdır ancak 2011 senesinde böbrek yetmezliği ve zatürreden 8 gün içinde ölmüştür. Kendisini hayatta tutacak müdahalelere izin vermemiş ve avukatının dediğine göre acı çekmeden hemen ölmüştür.
Jack Kevorkian dünyada acı çeken ve çok kötü durumda bulunan ve tedavi olanağı olmayan hastaların kurtuluş kapısı olan ötanazinin ve/veya yardımlı intiharın başka ülkelerde de kabul edilmesinin de önünün açmıştır.
Bu ülkeler:
Almanya, İsviçre, Belçika, Japonya, Meksika(bazı bölgelerinde yasal değil),, Lüksemburg, Kolombiya, Amerika'da -Oregon-Washington-Vermont- Montana.
Peki siz ne düşünüyorsunuz..Gerçekten, tedavi imkanı olmayan, umutsuzca fiziksel acı çeken bir kişinin ölmesine yardım edilmesi suç mudur ? Değil midir?
Not:Kevorkian'da bütün Amerika'da doğup büyüyen ermeniler gibi, ermeni soykırımı hikayeleri ile beslenmiş ve bunu yansıtan bir tablo yapmıştır. İlginçtir ki babası asla ermeni soykırımından bahsetmezmiş. Bu sebeple Kevorkian, soykırım ile ilgili yorum yapacağı zaman genellikle dikkatli ve abartısız yorumlar yaparmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder